16 Şubat 2013 Cumartesi

STREET ANGEL ÜZERİNE MİNİK BİR ANALİZ


İçinde İtalyam olan her şey gibi, Frank Borzage’nin sessiz sinemanın önemli eserlerinden biri sayılan Street Angel filmi de çok ama çok güzel.
1928 yılında çekilen film,  Coursera.org’da Scott Higgins'in"The Language of Hollywood: Storytelling, Sound and Color" dersinin ilk ödevi olması sebebiyle yakın bir geçmişte Youtube'a yüklendi. Sinema severler izleyebilir:  

Film hasta annesine ilaç almak için kötü yola düşen, sonra hapishaneden kaçan Angela’nın sokak ressamı Gino ile saf aşkını anlatır.
Her şeyden önce "sözün düşüşü"nün kutsanıp, görselin yükelişinin müjdelendiği bir çağda izlendiğinde insanı tepe taklak ediyor. Çünkü aralardaki ufak, minicik yazılar (küçük cümlecikler) olmasa anlatı derinden sarsılacak:
“Love is like the meales. When it comes, you can not stop it!” (Aşk kızamık gibidir. Geldiği zaman durduramazsın)
“Every great artist paints his wife. Will you sit for your portrait now, signora?" (Bütün büyük ressamlar eşlerinin tablosunu yapar. Şimdi sizinkini çizmem için oturur musunuz Sinyora?)
İlginç ama basit olay örgüsüne ve gereğinden uzun olmasına rağmen (101 dakika) rağmen meraklandırıyor ve izletiyor film kendini. Bir de Angela'nın buğulu gözleri harika. Her an ağlayacakmış gibi olan ama bir türlü akmayan gözyaşları...
Ders kapsamında ise filmin genel özellikleri şöyle sıralandı:
- Görüntülerle ayrıntılandırılmış basit bir öykü,
- Operavari bir melodram,
- Baskın bir görsellikle sunulan aşkın bir aşk hikayesi,
- Zalim gerçek dünyanın belirli aralıklarla müdahale ettiği mutluluk,
- Güçlü bir erkek ve zayıf bir kadın (Görünüş itibariyle... Oysa kimi zaman üstünlük ve güç kadına geçiyor)
Filmde en çok tekrar eden motiflerse pencereler, sis ve bir iletişim aracı olarak sık sık karşımıza çıkan ıslık...
Tabii bu ıslığa alt yapı olan ve filmin belki de en önemli unsurlarından biri olan güzel şarkıyı da es geçmeyelim: O sole mio!