10 Temmuz 2013 Çarşamba

YAPISALCILIK VS POSTYAPISALCILIK

Kuram tartışmalarının belki de en köklü ayrımlarından biri yapısalcılık/postyapısalcılık tartışmaları.
Temsilcilerinin doğrudan kaynaklarını okuyup anlamlandırmak için de alana özgü bir birikim gerekiyor.
Bu metin temel farkları ortaya koymak, kutup yıldızı sayılabilecek terimleri hatırlatmak için kaleme alındı.
Metin büyük ölçüde Madam Sarup'un Post-Yapısalcılık ve Postmodernizm kitabı ile, piyasada kolay kolay da bulunamayacak olan Jorge Larrain'in İdeoloji ve Kültürel Kimlik kitaplarına yaslanmakta.
Alana özgü kitapların ayrıntılı, enfes dilinin maddeleştirilmiş ve basitleştirilmiş bir özeti de diyebiliriz...

YAPISALCILIK 

20. yy.da Saussure’ün dilbiliminden yola çıkan ve gelişen bir düşünce akımıdır. Ancak dilbilimden iki noktada ayrılır: Öncelikle yapısalcılık sadece sözlü dillere değil, her türlü gösterge sistemine bakar. İkinci olarak dilsel anlamın yanı sıra kültürel anlamın açıklanmasına da ışık tutar.

· Yöntem: Yapısal Metin Analizi. Yapısalcılar, fenomenlerin tekil öğelere ayrılmaması ve atomistik olarak incelenmemesi gerektiğini ileri sürerler. Onun yerine her sistem, karşılıklı ilişkili öğelerin örgütlenmiş bir bütünü olarak incelenmelidir.

· Özne: Yapısalcılara göre özne anlamı belirlemez. Anlamı belirleyen öznenin içinde bulunduğu yapıdır. Toplumsal yapının içinde tamamen pasiftir ve yapı tarafından belirlenir. Özne fail değildir. Çoğunlukla belirlenim altındadır. Yapısalcılık, "mutlak özne"nin yerine "belirlenim altında özne" kor. Fakat bu belirlenim altındaki özne fikri, özneler arasılığın olanağını engeller. Yapı içerdiği öznenin yaşantısını da önceden belirler. Yerleşik özne değil, yerleştirilen bir özne vardır. Sosyal ve siyasal belirlenime açık bir özne... Yapıyı yapan özne/eyleyici göz ardı edilir. İktidar ve toplumsal çatışma kavramlarına değinilmez. Sabit bir yapı tarafından hiç yenilenmeyecek bir şekilde belirlenmiş bir özne vardır. “Anlam üreticisi insan”, her şeyden önce “anlam içinde insan” olarak ele alınmaktadır. Bu anlamda antihumanist ve tarihsizleştirici olduğu için eleştirilir. Yani bir gerçeğin ortaya çıkış ve kayboluşundan yani oluş ve tarihten çok, bu gerçeğin içinde bulunduğu bütün, kapalı sistem, çevre ve yapı önemlidir.Anlam vermenin merkezinde insan değil, dilsel yapı vardır.

· Kesin bir bilme modeli öngörür.

· Özellikle dilde yüzeydeki zenginliğin altında bütünlüklü bir yapı olduğu gösterilmeye çalışılır.

· Kültürü insan pratiğinden soyutlar.

· Kapalı metin kavramsallaştırmasına yaslanır.

· Anlamlar üretildikleri kültürlere özgüdür, ancak bunları üretme biçimleri tüm insanlar için evrenseldir.

· Temsilcileri: Ferdinand de Saussure, Levi Strauss, Roland Barthes


YAPISAL ANALİZİN ELEŞTİRİSİ: 

1- Aktörlerin mevcut yapılar içerisinde, kendi tecrübelerini dayandırdıkları subjektif anlamların yeterince dikkate alınmaması.

2- Sosyal yapıların, nasıl olup da eylemlerin nedenini teşkil ettiklerini analiz ederken, aynı şekilde bu yapıların insan eylemleri tarafından nasıl üretildiğini dikkate almaması.

3- Yapıya ya da sisteme vurgu yapılırken, her türlü eyleyicinin görmezden gelinmesi.

4- Toplumsal çatışmalar ve iktidar nosyonuna yer verilmemesi. Yapı olarak görülen dil ve kültüre belirleyicilik atfederek, idealist bir konuma düştükleri söylenmektedir.

5- Yapısalcı dilbilim kendisini metinle sınırlandırırken, bağlamı da koda indirgemiştir. Göndergesel işlev silinmiş üst-dilsel işlev üstün gelmiştir.

6- Gerçekten de Louis Althusser ideolojik aygıt olan “Enformasyon”u sivil toplumun dışlandığı bir devletçi bütünlüğün denetiminde tek bloklu bir sistemle kısıtlamak eğilimi göstermiştir. Aygıt kesin olarak tanımlanmıştır. Onun kamu rejiminde olmasının ya da örneğin, ticaret mantığına bağlı olmasının hiçbir önemi yoktur. Yapı, zaman ve mekandan bağımsız olarak donmuş gibidir.



POSTYAPILSALCILIK 

Postyapısalcılık özünde yapısalcılığı yeniden oluşturmaktır. Fakat bunu radikal ve eleştirel biçimde yapmaktadır.

· Yöntem: Sabit yöntem yok. Yapıbozum

· Anlam metnin yapıbozumunda aranır. Otoriter, geleneksel, merkezi bir anlam yoktur. Anlam bitimsiz bir süreçtir. Yorumlayan özneye göre değişen çoklu anlam vurgulanır. Anlamın ve bilginin sabitlenmesine karşı çıkarlar.

· Özne: Özneye bir varoluş alanı açılır. Sonsuz oluşa sahip bir özne vardır. Öznenin tutarsızlığı kabul edilir. Kaotik bir tarzda öznenin oluş imkanı için, alternatifler bütününün olumsallığını savunan bir yaklaşımdır.

POSTYAPISALCILIK, ÖZNEYE YAPILAN YAPISALCI SALDIRIYI YAPININ KENDİSİNE YAPILAN BİR HÜCUMA DÖNÜŞTÜRÜR. 
Farklı özne konumları vurgulanır. Bu nedenle postyapısalcılık tarihsicidir.

· Dilde yüzeydeki zenginliğin altında bütünlüklü bir yapı olduğu kabul edilmez ya da bunun dışına çıkma olanakları ortaya konulmaya çalışılır.

· Bütün belirleyicilik şekillerinin reddidir.

· Doğrunun görecelileştirilmesine çalışılır. Çünkü özne tutarsızdır. Jacques Derrida’ın ifadesiyle hiçbir şey söylememe riskini göze alarak hesaplaşan bir felsefi düşünce yaratılmaya çalışılır. Evrensel bir doğrunun aranmasına girişmezler.

· Sabit dil yapıları ve kapalı metin yerine açık metin, öznenin metinle karşılaştığı an, çoklu anlam pratikleri, çelişkileri parçalılık, şüphecilik, metinlerarasılık öngörülür.

· Postapısalcılık kapalı bir sistem kurmayı mantıksal olarak olanaksız görür. Buradan hareketle söylemsel özdeşliklerin alt üst edilme mantığına yöneltir ilgisini.

· Postyapısalcılığın yapılsalcılığın bütünüyle karşısında mı olduğu yoksa onun doğal bir uzantısı mı olduğu tartışmalı bir konudur. Bu nedenle bazı araştırmacılar “yeni yapısalcılık” terimini kullanmayı yeğlerler.

· Yapısalcılığın aksine hiçbir dizgenin özerk ya da kendine yeter olamayacağını savunurlar.

· Temsilcileri: Jacques Derrida, Ernesto Laclau, Chantal Mouffe, Michel Foucault


POSTYAPISALCILIĞIN ELEŞTİRİSİ: 


1- Çok yönlü ve dağınık bir çözümleme biçimidir.

2- İktidarın neye karşı işlediğini söylerken güçlük çeker. İktidar (özellikle Foucault özelinde) onlara göre her yerdedir.

3- “Her nerede bir iktidar varsa orada bir direniş de vardır” demesine karşın, direnişi ya da mücadeleyi yüreklendirecek hiçbir temel önerme sunmaz.