Medyada kadın çalışan olmak zor. Kadın
olarak habere, köşe yazısına, reklama kısacası medya metinlerine konu olmak da
zor. Medyanın, bilinen bir deyimle, yaptığı her köftenin maydanozu artık kadın.
Televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında, internet sitelerinde haberden
spora, spordan dizilere, dizilerden reklamlara kadar her şeyde kadının
cinselliğine dayalı bir süsleme var. Çoğu zaman üzerinde bile durmadığımız,
farkına bile varmadığımız, kanıksadığımız cinsiyetçi söyleme göz atalım bu
yazıda.
Maskülen Medya Dili: Arka Sayfa Güzeli
Kadın habere konu olduğunda erkek
egemen söylem kendini hemen belli ediyor.
Hepimizin bildiği bir kadın var
hemen hemen tüm ulusal gazetelerimizde: Arka sayfa güzeli… Kadın bedenini
metalaştıran, kadını sadece güzellikle özdeşleştiren bu ifadeyi artık hepimiz
kanıksadık. En “ciddi” olarak adlandırdığımız gazeteler bile “moda sayfası” adı
altında arka sayfayı çoğu kez güzel, zayıf ve mümkünse çıplak kadınlara
ayırıyor.
Mecliste Derin Dekolte
Siyasi haberler söz konusu
olduğunda durum değişmiyor. Habere konu olan kişi kadınsa, haber “başka türlü”
kotarılıyor. Siyasi seçimlerin öncesinde, aday eğer bir kadınsa haberin
merkezine "anne oluşu" ve "iyi bir ev hanımı oluşu" gibi
kadına özgü özellikleri oturtuluyor. Planları, vaatleri, siyasi ve toplumsal
mesajları görmezden geliniyor. Oysa aday erkekse iş yaşamı, hedefleri ve
başarıları gündeme getiriliyor.
Eh bir de kadın siyasetçi güzelse,
hemen “mecliste derin dekolte” başlıkları, iki kadın siyasetçinin aynı renk
ayakkabı giyerek “pişti oldukları gibi içi boş, magazinel siyaset haberleri
gözümüze çarpıyor. İşin aslı,
herhangi bir mesleği yapan, habere konu olan kişi "kadın" olduğunda medyada
mutlaka sıfat olarak karşımıza çıkıyor. Teröristin de kadın olanı “3’ü kadın
bilmem kaç terörist” olarak haberleştiriliyor.
Tecavüzün Cinsiyeti
Kadına yönelik sorunlu dilin
kullanıldığı diğer bir haber türü tecavüz haberleri. Özellikle muhafazakar
sistemlerde seks ve çıplaklığı gösterebilmek adına ruhsat gibi kullanılıyor bu
haberler. Mağdurun kimliği deşifre edilip, suçlu korunuyor.
“Erkek Gibi” Oynayalım
Sporun medya dili de tahmin
edeceğiniz gibi “erkekçe”. “Türk gencin başarısı” başlıklı bir haber mi
gördünüz? Biliniz ki “o genç” bir erkek. Çünkü başarı kadınınsa cinsiyete dair
bir ifade mutlaka eklemleniveriyor haber metnine: İşte karşınızda “Türk kızı”, “filenin
sultanları”, “potanın melekleri”!
Boşuna değil “büyük” spor
yorumcularının, sporu özellikle de futbolu erkek tekelinde görmeleri… En popülerleri
“kız takımı gibi oynuyorlar” demekten; “Fenerbahce Sevilla’yı elerse bikini
giyerim” diye iddialaşmaktan geri durmuyor.
Reklamlarda Kadın Temsili
Haberler kadar cinsiyetçi bir
başka medya metini de kuşkusuz reklamlar. Deterjan reklamları kadına biçilen ev içi
rollerin bir yansıması adeta… Birbirleriyle çamaşır beyazlatmada yarıştırılan kadınlar
mı ararsınız, kurtarıcı olarak sunulan teknolojik erkek reklam kahramanları mı?
Mesaj ise hep kadınlara yönelik: “Hanımlar, iki çitileyin çamaşırlar tertemiz
olsun!”, “Ayşe teyzeden ders alın”, zarif elleriniz bulaşıkla zarar görmesin!
Üstelik daha küçücük yaşta
alışıyoruz medyanın dayattığı kadın rollerine. Bir çikolata reklamında 3-5 yaşlarında
bir erkek çocuğun evcilik oyunu oynarken, oyundaki karısına “bugün ne yemek
yaptın?” diye sorması; aynı yaşlardaki bir kız çocuğun da “dışarıdan
söyleyelim” diyerek çikolata sipariş vermesi hepimize sevimli geliyor. Erkeğin
para kazanması, kadının ise yemek yapmak gibi ev işlerini üstlenmesi
gerektiğini gülerek onaylıyoruz adeta.
Babıâli’de Topuk Tıkırtıları
Günümüzde basın için bir merkez
kabul edilen “Babıâli” artık tarih oldu. Gazetecilik plazalardan yapılan bir
mesleğe dönüştü. Ama Azize Bergin’in “Babıâli’de Topuk Tıkırtıları” adlı kitabında
etkileyici bir uslüp ve ironik bir anlatı ile dile getirdiği medyada kadın
çalışan olmaya dair sorunlar da halen devam ediyor.
Medyada Çalışan Kadın Olmak
"Medyada erkek
olmak"tan öyle ya da böyle farklı bir "olmak" hali, medyada
çalışan kadın olmak.
"Regl dönemleri sorunlu
oluyor" ya da "Hamile kalır, işi yarıda bırakır" düşüncesiyle
işe dahi alınmamaktır. Sırf bu gerekçelerle, bir işe erkek elemanla aynı anda
başvurduğunda, daha ilk dakikadan bir sıfır yenik duruma düşmektir.
Fiziksel ve sözel tacizlere aldırmadan
işinizi yapmanız gerekir sonra...
Cinsel haz "nesne"si
olarak görülmek; "özne"liğini ispat etmek zorunda olmaktır, medyada
çalışan kadın olmak...
Hemcinslerinin bile "kadın
estetik gözüküyor diye haberde, reklamda çıplak kullandık!" demesine isyan
etmektir.
Yaptığı işle değil giydiği
kıyafetle, saçının rengi ile anılmaktır.
Hep daha çok çalışmak, hep daha
fazla enerji tüketmek zorunda kalmaktır.
"İçi boş", "lay
lay" konularla ilgili yazması beklenmek, ciddi meselelerden uzaklaştırılmaktır.
Genç ve güzelken ekranların yüzü
olup, medyamızdaki “anchorman”lerin aksine çoğu kez yaşlanınca gözden
düşmektir.
Bir televizyon kanalı, bir başka
kanaldan biriyle evlendiğinde “Falanca kanaldan kız aldık” başlıklarıyla
anılmaktır. Bir tarafın aldığı, bir tarafın verdiği bir nesne gibi görülmektir.
Velhasıl zordur medyada hem kadın
çalışan, hem de kadın olarak konu olmak...
Kaynakça
Aydoğan, Hatice, Medyada Kadın, Ceylan
Yayıncılık, İstanbul, 2004.
Bergin, Azize, “Babıâli’de topuk
Tıkırtıları”, Epsilon, İstanbul, 2004.
Gökulu, Gökhan, “Kramponlu
Mehmetçikler- Medya’da Futbol Haberlerinin Sunumunda Fanatizm ve
Milliyetçilik”, Cogito, Sayı: 53, YKY,
İstanbul, Kış 2007.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder