26 Nisan 2012 Perşembe

SOSYAL MEDYANIN ALAMETİ FARİKASI: TWITTER

                                                                                Nevsada, Mart-Nisan 2012

“Ne yapıyorsun?” sorusuna güncel yanıtlar vererek tanıdıklarla paylaşma amacıyla kurulan bir internet sitesi Twitter. Günümüzde ise “bugün dünya ile neyi paylaşmak istiyorsun?” sorusuna yanıt veren milyonlarca kullanıcının anlık mesaj paylaştığı popüler bir sosyal paylaşım ağına dönüşmüş durumda. Sitede160 milyonu aşkın kullanıcı günde 90 milyondan fazla mesaj yazıyor.
“Benim şu an ne yaptığımla kim ilgilenir ki?” diye sorabilirsiniz. Oysa Twitter bu sorunun anlamlı olabileceği düşüncesiyle 2006 yılında internet ortamında yerini alan bir sosyal paylaşım sitesi. Sizi takip eden herkesle 140 karakteri aşmayacak şekilde nerede olduğunuzu, ne yaptığınızı, düşüncelerinizi, duygularınızı paylaşabiliyor; başkalarının paylaşımlarını, şarkıları ya da haberlere ilişkin linkleri takipçilerinize iletebiliyorsunuz. Siz bakmayın The New York Times gazetesi yazarlarından Maureen Dowd’un Twitter’ı “sıkılan ünlüler ve liseli kızlar için yeni bir oyuncak” olarak nitelemesine… Site bugün dünya internet nüfusu dikkate alındığında her 10 kişiden 1’ine ulaşan bir sosyal ağa dönüşmüş durumda. Ünlüler, gazeteciler ve nihayetinde siyasilerin de sitede profil sahibi olmalarıyla birlikte Twitter, her geçen gün büyüyen bir sanal cemaate dönüşüyor.
140 karakterle sınırlı bu yeni iletişim biçiminin yerini gelecekte neyin alacağı ise merak konusu. Sözlü ve yazılı kültürün yarattığı evriminin geriye döndüğünü söyleyen araştırmacıların sayısı da hızla artıyor. Kim bilir, belki de insanların sözcükler yerine seslerle anlaştıkları ilk çağlara geri döneceğiz.


Dijital yerliler dijital göçmenlere karşı
İnternetin gündelik yaşamın bir parçası olduğu dönemde büyüyen dijital yerliler Twitter başta olmak üzere sosyal medyaya adapte olmakta hiç zorlanmıyor. Peki kimdi bu dijital yerliler? Hemen açıklayalım… “Dijital yerli” yaşı 18–25 arası değişen internet kuşağını betimlemek için kullanılan bir kavram.  Artık doğan her çocuk bilgisayar, internet, mobil teknoloji ve mp3 player gibi dijital teknolojilerle büyüyor ve “dijital yerli” olarak anılıyor. “Kuşak çatışması” dediğimiz olgu da dijital teknolojilere sonradan adapte olan ebeveynlerle yani “dijital göçmen”lerle, onların teknoloji donanımlı dijital yerli çocukları arasında yaşanıyor. 


Gündelik iletişimde sıklıkla gördüğümüz dijital yerli (çocuk/genç) ve dijital göçmen (baba) tartışması, günümüzün kuşak çatışması olarak karşımıza çıkıyor.

25 Nisan 2012 Çarşamba

AMERİKAN SALATASI VE TAKSİM CUMHURİYET ANITI


Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile söyleşiden bazı satır başları, tartışılacak bazı ifadeler:
  • Bu ülkedeki mevcut gerilimin kaynağı çok eskilere dayanır. “Felsefenin Tutarsızlığı” eserinin sahibi Gazali, insan aklına değil, nakle inanmıştır. İmam Gazali’nin sözlerini referans edinen pek çok yönetici sorgulamayı yasaklar. İtaat ve boyun eğmeyi vaaz eden bu anlayışı benimser. İbn Rüşd ise “Tutarsızlığın Tutarsızlığı” adlı eserinde Gazali’nin fikirlerine karşı çıkarak içtihat ve yorum kapısını açmıştır. İnsan aklının özgürleşmesi gerektiğini söylemiştir. Batı İbn Rüşd’ü, Doğu ise Gazali’yi takip eder… Bin yıllık tartışmanın temeli budur.
  • Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkmak, onun kusurlarına sahip çıkmak demek değildir. İçinde “sınıf” sözcüğü geçiyor diye, Rıfat Ilgaz’ın ünlü “Hababam Sınıfı” romanı 12 Eylül döneminde yasaklandı.
  • Taksim Cumhuriyet Anıtı Mustafa Kemal yaşarken dikilen tek anıttır. Anıtın dört yüzü vardır. Yalnızca kendisi yoktur o anıtta. Kurtuluş Savaşı’na katılan pek çok kişi anıtta yer almıştır. Kendisinin ardında iki general vardır.  O generallerin üniformaları Rus Ordusu’na aittir. Sovyet generallerdir. Çünkü Ruslar kurtuluş mücadelesinde çok fazla yardımda bulunmuştur. Örneğin Atatürk’ün başında görülen kalpak Anadolu kıyafeti değildir. Kafkas kıyafetidir. Destek için Rusya’dan gelmiştir. Ne ilginçtir ki yıllar içinde Lozan’ı imzalamayan tek ülke olan ABD ile anlaşılmış, savaşta bu ülkeye yardım eden Ruslar düşman ilan edilmiştir. Dünyada ABD dahil hiçbir yerde “Amerikan Salatası” yoktur. Türkiye’nin dışında… 1950’den sonra “Rus Salatası”nın adı bile değiştirilmiştir. Cumhuriyetin kurucu güçleri bir sure sonra silahı maalesef yandaşlarına çevirmiştir.
  • İnönü’nün bu ülkeyi kötü yönettiğini düşünüyorum. Belki ülkeyi savaşa sokmamak önemliydi. Ama diplomatik cambazlığı pahalıya mal oldu. Önceleri Almanya kazanacak diye ordunun eğitimini Almanlar’a bıraktı mesela.
  • Anadolu topraklarında çocuklara “Yezid” ve “Muaviye” isimleri konulmaz… Kerbala Olayı’nı kınamak, acıyı paylaşmak için.